Translate / Übersetzen / Traducir / 翻译

Kaya Resimleri, Kurganlar ve İskit-Sakalar...

🛠️ ~ TASLAK / DRAFT ~ 🚧


2019  Temmuz ve Ağustosunda yaptığımız Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan, Sibirya Altaylar turumuzun Kazak kısmında her biri Almaata'ya yaklaşık 200 km uzaklıkta bulunan, UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş, Orta Asya'da yaşamış çeşitli dönemlerden Türklerin, en eskisi 5000 yıllık petrogliflerini (kaya resimleri) görmek için erişilmesi oldukça güç olan Tamgalı Taş ve Tamgalı Say kutsal tapınma alanlarına gittik. İnsanı o yıllara geri götüren harika kaya resimlerini gördük ve fotoğrafladık. Geçen yıl da Kırgızistan'da 3500 metrede bulunan ve tırmanması oldukça zor olan, yine Dünya Miras Listesindeki Saymalıtaş'a çıkmıştık. Çok şanslıyız. Herkese nasip olmaz...


Yukarıdaki fotoda görüldüğü gibi, Kırgızistan (Saymalıtaş, Çolpan Ata), Kazakistan (Tamgalı Taş, Tamgalı) dahil olmak üzere birçok yerde gördüğümüz kaya resimlerinin çoğunluğunu Türklerin yaptıkları dağ keçisi, at, geyik, kurt, köpek, sığır, deve, vb. hayvan çizimleri oluşturuyor. Bunların arasında en çok dağ keçisi bulunuyor diyebiliriz. Bu da yaradanı gökte arayan Gök Tengri inancına sahip Türklerin yüksek dağların sarp yamaçlarına tırmanabilen, göğe en yakın hayvan olarak dağ keçisine verdikleri değeri gösteriyor, deniliyor uzmanlarca...


Bu fotoğraftaki kaya resminde bulunan "çift boynuzlu uçan at" (*), MÖ 9 - MS 4. yüzyıllarda Kazakistan İli nehri ile Kırgızistan Chu Vadisi arasında yaşamış, Çinliler tarafından güneye (Tibet, Kuzey Hindistan) ve güney batıya (İran ve civarı) göç etmeye zorlanmış Saka/İskit Türkleri dahil olmak üzere Türk boyları için kutsal bir değere sahip. Coğrafyacı Strabon da dahil olmak üzere uzmanların bu konudaki görüşüne göre ilahi gücü, yaradanı göklerde arayan ve Kök Tengri (Gök Tanrı) inancına sahip Türkler, yeryüzünde en hızlı olarak gördükleri, yaşamlarının vazgeçilmez değerli yoldaşı olan ata çift boynuz takıp kanatlı olarak tasvir ederek gökteki en güçlü varlık güneşe uçarak erişmeyi düşlüyor ve yer ile gök arasında at ile tinsel bir bağ kuruyorlardı. Almaata'nın yaklaşık 60 km kuzey doğusunda, İli nehrinin güneyinde bulunan, meşhur "Altın Adam" (**) kurganının da (MÖ 4-3. yy) bulunduğu Saka/İskit Türklerinin kurganlarındaki (tümülüs tepe/piramit mezar) buluntular ölen kişinin boynuz takılıp süslenmiş atı/atları ile gömüldüğünü gösteriyor. 

(*) Issık'taki Altın Adam müzesinde gördüğümüz boynuzlu uçan at tasviri ve müzenin hemen yanındaki kurgan mezarda bulunan Altın Adama ait altın işlemeli buluntular ile ilgili fotoğraflar... © SB


Saka/İskit Türklerinin Boynuzlu Uçan Atı. (Ref: Issık Altın Adam Müzesi, Kazakistan, 27.07.2019)


Saka/İskit Türklerinin Boynuzlu Uçan Atı. Kurgan mezara ölen kişi ile birlikte gömülmesi... (Ref: Issık Altın Adam Müzesi, Kazakistan, 27.07.2019)


Saka/İskit Türklerinin Boynuzlu Uçan Atı. (Ref: Issık Altın Adam Müzesi, Kazakistan, 27.07.2019)


Saka/İskit Türklerine ait kurganda 1959'da bulunan ve Altın Adam adı verilen buluntulardan... (Ref: Issık Altın Adam Müzesi, Kazakistan, 27.07.2019)


(**) MÖ 4-3. yüzyıla tarihlenen, İskit/Saka Türklerinin ana yurdu kabul edilen Kazakistan İli nehri güneyindeki Issık/Esik köyü çevresinde bulunan yüzlerce kurgandan birinde 1969 yılında bulunan, kemiklerinden 18 yaşında olduğu tespit edilen fakat cinsiyeti belirlenemeyen, bir İskit Prens/Prensesine ait olan buluntularda muhteşem işçilik içeren 4000 parça altın süsleme ve mücevher, ayna, tarak, saç tokası, seramik kaplar, çift boynuzlu uçan atlar, aksesuarları vb birçok eşsiz eşya bulunmuştur. 


Altın süs ve mücevherlerin çokluğu, kanımca kurganın bir Prensese ait olduğu tezini güçlendirmektedir. Lakin, İslamiyet öncesi kadına büyük önem ve değer veren Türklerin günümüz dini inancının baskısı ile buluntulara "Altın Elbiseli Adam" denilmesi bir o kadar ilginç ve üzücüdür. 

Altın Adam müzesinde çektiğim fotoğraflardan, müthiş güzellikteki usta işi altın aksesuarların bir prense mi yoksa prensese mi ait olabileceği değerlendirmesini size bırakıyorum...















...

Kün Baslı Adam dedikleri güneş kafalı bu adam Şambala da denilen, İslamiyet öncesi Şamanizm inancına sahip biz Türklerin Şaman yada Kam dediğimiz din adamı; Baş Kam. Güneş kafalı olarak tasvir edilmesi, ilahi güç, yaradan olarak Gök Tanrıyı gören, tanrıyı gökte arayan Şamanların gökteki en güçlü varlık olan güneşe ermek anlamını taşıyabilir...


Bu fotoğtaftaki kaya resminin üst tarafında iki tane birden Şambala (güneş kafalı adam) var. Dini bir töreni resmeden bu pano şeklindeki petroglif, aşağıda küçük bir derenin de aktığı düzlükte bulunan, Gök Tengriye adanan hayvanların kurban edildiği, etrafı bir kurgan gibi taşlarla çevrili kutsal ayin/tapınma alanına oldukça yukarıdan bakan, töreni yöneten Baş Kam'ın (Şambala) ve yardımcısının bulunduğu bir tepede bulunuyor.

Pano şeklinde betimlenmiş bu eşsiz kaya resminin üst kısmında iki şaman, ortada kurban edilen hayvanlar, altta ise daire şeklindeki kurban alanının etrafında dua okuyarak (şarkı/ilahi söyleyerek) dans eden insanlar resmedilmiş. 

Panonun etrafındaki, panonun devamı sayılan kayalarda toplam 7 adet güneş kafalı şambala/kam ve muhtelif hayvan çizimleri var. Çok güzeller...

Bu arada, Tamgalı Taş'da Türklerin yaptıkları dağ keçisi, at, geyik, kurt, köpek, sığır, vb. çizimlerinin yanısıra daha çok Budizm ve Burhan inancına sahip olanların kayalara kazıdıkları Buda resimleri ve yazıları mevcut. İli nehrinin kenarındaki tepelerin yamaçlarında bulunuyorlar.

[Foto📸]


Tamgalı'nın tamamında ise Türklerin yaptığı 5000 yıl öncesine giden avlanan, savaşan, tarım yapan, kervanla giden, kam/ayin yapan Türk'lerden muhtelif hayvan resimlerine çizimler mevcut. Tamgalı'daki "boynuzlu uçan at" tasvirleri dudak uçuklatıcı... İçinde küçük bir derenin bulunduğu vadi ve etrafındaki tepelerde bulunan kayalar üzerindeki bu alan dini bir tapınma alanı olarak kabul görmüş. Çevreleyen tepelerin üzerlerinde bölgeyi işaretleyen yüksek taş yığınları, Obolar var. Ayrıca, bronz çağı mezarlığı ve etrafında kurganlar da mevcut. İlginç olan bir diğer ayrıntı da vadideki küçük derenin etrafında bulunan ve kutsal kabul edilen Şengel adını verdikleri çalımsı bodur ağaçlar. Bu ağaçlara eski zamanlardan yakın döneme dek çaput bağlanırmış. Anadolu'daki çaput bağlama inancı ile benzerliği dikkat çekici... Tamgalı'da hemen hepsi silinmiş, okunamayan, çok az sayıda Göktürk alfabesi ile yazılmış künik inskripsiyonlar da bulunuyor...


İskit - Sakalar ...

Hazar'ın doğusu, Karadeniz’in kuzeyi, Tuna boyları, Macaristan, Anadolu, Suriye, Levant bölgesi ve Filistin'i de içine alan bölgede, ilk zamanlar yine bir Türk boyu olan Kimmerler ile komşu olarak yaşayan, anlaşmazlıklar ve iç savaşlar sonucu Kimmerler'i asimile eden İskit - Sakalar; kurgan kültürü, çok iyi ata binme, atın üzerinde geri dönüp yayları ile ok atma vb. özellikleri ve savaşçı ruhları ile biliniyorlardı.

Heredot Tarihi'nde bahsi çok geçen, batılı tarihçiler tarafından 18. yüzyıl sonrası, tarihi gerçekler saptırılarak Hint-İran (!) olarak sahiplenilen, karanlıkta aydınlanmayı bekleyen Ön-Türk atalarımızın Tuna boyları, Macaristan ve Karadeniz'in kuzey taraflarında yaşayanları İSKİTLER olarak nitelendirilirken, Anadolu ile Hazar’ın doğusunda olanlar SAKALAR adıyla anıldılar. İskit Sakalar, Etrüskler ve Tirhenler MÖ 2500’lü yıllarda yaşamış bilinen Türk devletleridir. 

Günümüzde varlığını Sibirya’da Yakutlar olarak sürdüren, Çinlilerin “Soho” olarak adlandırdıkları Soho Türkleri, MÖ 1111-247 yılları arasında Çin’i yöneten “Chou” (Çu) olarak isimlendirilen Saka Türklerinin bir koludur. 

Aydınlanmayı bekleyen, karanlıktaki öncü atalarımız olan İskit Sakalar, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi 

"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir". 

Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdasisi'nde eğitim gördüğü 1897 yılında, henüz 16 yaşındayken yazdığı şiirinde ise ne demiş:

"Gafil, hangi üç asır, hangi on asır,

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarihler söylememiş bunu,

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,

Dinleyin sesini doğan tarihin,

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak,

Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,

Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları,

Doğudan çıkan biz, 

Batıdan yine biz.

Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz,

Türk sadece bir milletin adı değil,

Türk, bütün adamların birliğidir.

...

Ey birbirine diş bileyen yığınlar,

Ey yığın yığın insan gafletleri!

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,

Dünya o zaman görecek hakikat nerede, 

Hakikat nerede?"


*** ÖNEMLİ NOT: Lütfen bu paylaşımda bulunan görsel ve bilgileri, bu eşsiz yerleri birlikte gezdiğimiz, özellikle Türk Dünyası ve Tamgalar ile ilgili araştırma ve keşiflerine uzun yıllar vermiş, kendisinden çok şey öğrendiğim değerli arkadaşım ÜMİT ŞIRACI ve beni referans vererek paylaşınız. Teşekkürler...

© Sadık Baydere, Ümit Şıracı

Yorum Gönder

0 Yorumlar